Açlık Sorunu: Eski Sömürge Ülkelerinde!
Açlık sorununun yaşandığı ülkelere bakacak olursak, bu ülkelerin hemen hepsinin, batılı ülkelerin eski sömürgeleri olduğunu görürüz. Bu ülkelerin tarım ekonomileri, başka ülkelerin yararına kurulmuş durumda. Çoğu ülke bağımsızlıklarını kazandıktan sonra dahi, dış borç vb. ekonomik sorunlarla boğuştukları için, ihracata yönelik tarım politikaları uygulamışlar. Yani halkı doyuracak besinler üretmek yerine, döviz sağlayacak besinler üretilmeye çalışılmıştır. Açlık sorunu yaşanan birçok ülkede, eskiden besin yetiştirmek için kullanılan topraklarda kahve, pamuk, muz, kakao gibi gelişmiş ülkelere satılan ürünler yetiştiriliyor. Örneğin, Etiyopya'da açlığın kol gezdiği dönemlerde bile kahve üretimi ve ihracatı sürdürülüyordu.
Diğer taraftan, konunun bir de israf ve tüketim çılgınlığı boyutu var. ABD Tarım Bakanlığı'nın verilerine göre, ABD'liler her yıl üretilen gıdanın % 25'inden fazlasını israf ediyor. Araştırmaya göre, sadece 1995 yılında çöpe atılan gıda miktarı, 43 milyon ton civarında. Bir kişinin günde ortalama 1.5 kilo gıda tükettiğini varsayarsak, israf edilen gıdanın sadece % 5'i bile geri kazanılsa, 4 milyon insanın doyması sağlanabilir.
1980'lerin sonlarında, dünyadaki kağıt tüketiminin %81'i, demir ve çelik tüketiminin % 80'i, araba tüketiminin %92'si, elektrik tüketiminin % 81'i ve havaya salınan karbondioksitin %70'i gelişmiş kuzey ülkelerinde gerçekleşiyor. Bir Amerikalı, bir Hintli ile karşılaştırıldığında, 115 kat daha fazla kağıt tüketiyor, 320 kat daha fazla araba satın alıyor, 52 kat daha fazla et yiyor ve 46 kat daha fazla elektrik harcıyor.
Tarımda modern tekniklerin, kimyasal ilaçların, hormonların vb. kullanılmaya başladığı "yeşil devrim" olarak nitelendirilen süreç de, kamuoyuna dünyadaki açlığa çare bulmak şiarıyla sunulmuştu. Ancak veriler, iddianın tam tersini gösteriyor. Şimdi de GDO'nun, açlığa çare olabileceği iddia edilmektedir. Dünyadaki açlığın nedeni yeterli besin olmaması değil, besinin adil dağılmaması ve plansız tarım politikalarıdır.